Bireysel Emeklilik Sistemi

Orenburg Kazakları, Hint sınırının yirmi üç verst uzaklığında, hangi sınırın ihmal edildiği savunulurken aldığım bilgiye göre, Rus taraftarı Lord Hardinge’in Hindistan’a gitmesinden bu yana, iyileştirmeler için yapılan çalışmalar başarısız oldu. Çin’e karşı sınırlarımızın savunmasına büyük bir dikkat gösterilirken altı yıl önce, her Asyatik ırkın sempatisi üzerine Rusya ile bir savaşa girebilirdik. İngiltere, Fransa ve Rusya arasında 1916’da yürütülen Osmanlı topraklarını paylaşma görüşmeleri sırasında Pickthall, Türkiye için diplomatik girişimde bulunduysa da Sykes-Picot antlaşmalarının baş mimarı Sir Mark Sykes’ın sert tepkisiyle karşılaşır[91]. Mark Sykes’ın Picot ile vardığı anlaşmanın maddelerini tekrar gözden geçirmeye başlamasından çok önce, Marmaduke Pickthall bu planın ne anlama geleceğini çıkarır; “Temel olarak bir düzenleme değil, yeni bir büyük savaş doğuracak bir kargaşa” olarak görür. Pickthall bundan yaklaşık dokuz ay önce de bir başka Osmanlı dostunun, La Revue Politique Irıternationale adlı Fransız fi kir dergisinin editörü Dr. Felix Valyi ile tanışır. Valyi savaş başlayınca Lozan’a taşınır ve burada Osmanlı elçisi Fuat Selim Beyle tanışmıştır. Fuat Selim Bey de tıpkı Valyi gibi Enver Paşa’nın Alman yanlısı politikasını benimsemez. Bu sırada Prens Sabahattin barış görüşmeleri konusunda İngiltere’nin Paris büyükelçisiyle temas kurmuştur. Arkadaşlarından biri Kahire’de Henry Mc Mahonla konuşur, Fuat Selim Bey de İtalya’nın İsviçre büyükelçisi nezdinde zemini yoklamaya çalışır[92]. Her ne kadar Pickthall da kendi halinde zemin yoklasa da destek bulamamıştır. Anglo-Ottoman’ın yürütme kurulu toplantısının hemen akabinde, 17 Aralık 1913’te O’Donnell, Mr. Field’a gönderdiği mektubunda, İngiliz-Osmanlı birlikçilerinin net bir şekilde hareket ettiklerini düşündüğünü ve Anglo-Ottoman Society adının öncekinden daha iyi olduğunu söyler. Ayrıca Duse Muhammed’in bu harekete katılmasından oldukça memnundur.

Disiplin Kurulu toplantılarına varsa ilgili işçinin üyesi olduğu sendika temsilcisi de çağırılır. Topluluk elindeki bütün kozları oynar ve toplu bir bildiri ile Curzon’a bir kez daha başvuru yaparlar. 5 Ocak 1918 tarihinde İngiltere Başbakanı’nın yaptığı konuşma ile Hindistan’da geniş bir tanıtım elde edildiği ve bu konuşmada Türkiye’ye yapılan atıfların ciddi birer vaat olmasının evrensel olarak kabul gördüğü göz önüne alınması istenir. 2- İki ülke arasında daha sempatik bir mutabakatın kurulmasını teşvik etmek. Kısacası, Osmanlı ile İngiltere arasında barışçı ilişkilerin kurulması ve iyi bir mutabakat. 1.Tanınmış kişiler tarafından yılda en az 20 makaleye imza atarak en önemli İngilizce aylık dergilerde yayınlanmasını sağlamak. “Bu aralıkta, Türk hükümdarlığını terk ettik; sadece bunu değil, Mısır’a bir rakip Sultan koyduk ve orada Bağdat’ta rakip bir halife kurma niyetimizi beyan ettik. Bir Türk ordusu, Halifenin emirlerini Mısır’a götürerek talihsiz, aldatılmış Prens Hüseyin Kamil’i asmak için hareket etti\. Kaydolma bonusunu al ve ücretsiz oynamaya başla casinomhub\. Şimdi, bu sütunlarda defalarca belirttiğim gibi, Hidivliğin bir popülaritesi yokken, Türk hâkimiyeti Mısır’da son derece popülerdi”[96]. Bunun İngiltere’nin bilinçsiz gücünün tuhaf bir örneği olarak niteler.

1920 sonlarına gelindiğinde, her bir tugaya bir İngiliz ve üç Hindistan taburu vardır ve bu ordu, hazır erkeklerin İngilizlerden terhis edilmesinin ardından profesyonel Hint birimlerine giderek daha fazla bağımlı olduğu için hatırlanmalıdır[155]. Bu yönüyle Londra Müslümanlarının etkinliğinin giderek arttığını söylemek yanlış olmaz. En azından o sırada Müslümanlara askerlik anlamında ihtiyacı vardır. Anglo-Ottoman Society, Dünya Savaşı sırasında oldukça az bir etkilenme ile kendisini korumayı başarır. Savaşın hemen ardından hayata yeniden döner ve Türkiye’nin olumlu barış koşulları için Dışişleri Meclisine başvurularda bulunur. Savaştan sonra adaletin yerini bulması lehinde çalışmalarda bulunan bu topluluk, tıpkı “Londra Müslümanlar Cemiyeti” gibi Anglo-Helenik Cemiyeti’ne karşı çıkışlarında Britanya Hükümeti’nin yalnızca Türkiye’yi cezalandırmak istediği süre içinde başarılı olamamıştır[136]. Fakat savaşın başlamasından bitişine değin, İngiliz kökenli topluluk üyeleri hiçbir biçimde İngiltere’yi savaştan mesul tutmaz, sadece Osmanlı ile aralarını bulmak için ellerinde geleni yaparlar. Pickthall’a göre, Osmanlı’ya yönelik saldırıların sonuçları küreseldir. Dünya Müslümanları, bir Müslüman devlete karşı çeşitli güçlerin cesaretlendirdiği ve Hıristiyan Avrupa tarafından bir Haçlı Seferi olarak kabul edilen bu tuhaf ve acımasız savaşın eylemlerini görmüşlerdir[83].

Bu, yabancılar açısından Osmanlı İmaparatorluğu’ndan oldukça ucuza ayrıcalık elde etmelerine yardımcı olan bir düşünceydi. Padişah dahi her İngiliz büyükelçisi değiştiğinde ve tahta çıktığında İngiliz hükümdarından bir armağan kabul ediyordu. Karşılık olarak da büyükelçi Hâzineden yıllık bin düka altını alıyordu ve eğer Barton veya Glover gibi de yeteneklilerse, Osmanlı Devleti’nde önemli siyasi nüfuza sahip olabiliyorlardı. Gelecekte bir üçlü İtilaf göremediğini söyleyen Pickthall, bunun sebebi olarak da İngilizlerin, Türklere karşı Arap hilafetini desteklemesi ve bunu kontrol altına alması olarak görür. Çünkü Rusya ve Fransa Müslüman halka sahiplerdir, bu halkın sayısı da gittikçe artmaktadır. “Rusya ve Fransa İngiltere’nin bütün İslam halklarını etkilemeye çalışmasına ne kadar süre hoşnut bakacaktır? ”[141] diye de sorar ve bu duruma iki devletin de reaksiyon göstereceğini iddia eder. Şüphesiz belki bu sebepten kaynaklanmasa da savaş sonundaki anlaşmazlık ve sonrasındaki çözülmeler Pickthall’ı tarih önünde haklı çıkarır. Ayrıca Osmanlının paylaşılması halinde tampon doğu devletleri yerine sınırlar üzerinde Avrupa’nın iddialı rakip devletlerine komşu olunacağını belirtir. “Topraklarımızın muazzam bir şekilde artması, kaçınılmaz bir endişe ve sorumluluk büyümesiyle, imparatorluğumuz olarak kuvvetimize zarar verecektir. Kalabalık, her zaman yeni bir güç kazanması anlamına geliyormuşçasına daha fazla toprağın kazanılmasını alkışlar.

Yüzyılın son çeyreğinde İngiltere’deki hükümet değişimi Osmanlıİngiliz ilişkilerini büyük ölçüde etkilemiştir. Bu dönemde Türklere nefreti ile bilinen Liberal Parti lideri Gladstone hükümeti iş başına gelmiştir. Osmanlı ile olan ilişkilerin bozulması muhtemeldir ki İngiltere kamuoyunda da bazı kişilerin rahatsızlık duymalarına sebep olmuştur. Bu gelişmeler karşısında 1896 yılında Londra’da ilk kez bir Türk dostu cemiyeti kurulmuştur. Bunun öncelikli amacı basın yayın yoluyla hükümeti ve kamuoyunu etkilemektir. Savaş öncesinde ise The Anglo-Ottoman Society’nin kuruluşuna şahit olunur. Şüphesiz Anglo-Ottoman Society ve Ottoman Association’un kurulmasında Ottoman Committee’nin rolü vardır. Toplantı ve konferanslardaki alınmış kararlar bazen The Times’ın editörüne gönderilen mektuplarla; bazen Başbakana gönderilen dilekçeler ve bildirilerle gerçekleştirilir. Ayrıca Türk karşıtı propaganda olarak gördüklerine karşı düzenli bültenler yayınlanır[121]. Şüphesiz bu toplantılarda Duse Muhammed Ali, Müşir Hüseyin Kidwai ve Hoca Kemaleddin’in çeşitli önerilerin lehine konuşmalar yaptıkları görülür[122]. Yine Duse Muhammed, Raif Bey’e topluluk vasıtasıyla mektup gönderir. Londra şehrindeki erkeklerle yapılacak toplantıda düzenlemelerin devam ettiğini, bununla birlikte bir toplantıdan bahseder ve maddi destek bekler.

Bazı durumlarda kişinin kendisine zarar vermesi de (uyuşturucu kullanımı gibi) cezaya mesnet teşkil edebilir. Evet, sözleşmede ödeyen olarak tanımlı olmak koşulu ile başkası adına katkı payı ödemesi yapılabilir. BES giriş şartları arasında kamusal bir sosyal güvence sahibi olup olmama konusu merak edilir ama bireyler sosyal güvenlik sistemine kayıtlı olmasa dahi “Bireysel Emeklilik Sisteminden” yararlanabilir. Muhammed Emin DURMUŞ, ilk ve orta öğrenimini İstanbul/Üsküdar’da tamamladı. 2009 yılında Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nden, 2014 yılında ise Sakarya Ünivermostbet güncel giriş İlahiyat Fakültesinden mezun oldu.

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht. Erforderliche Felder sind mit * markiert